haltlose kişilik bozukluğu ne demek?

Haltlose Kişilik Bozukluğu Hakkında Bilgi

Haltlose kişilik bozukluğu (Almanca'da "dayanaksız, tutunaksız" anlamına gelir), genellikle bağımlı kişilik bozukluğu veya çekingen kişilik bozukluğu spektrumunda değerlendirilen, DSM-5'te resmi olarak tanınmayan bir kişilik örüntüsüdür. Bu bozukluğa sahip bireyler, hayata dair net bir yönelimleri, amaçları veya değerleri olmadığını hissederler. Kendilerini boşlukta ve desteksiz hissederler, bu nedenle sürekli olarak dış kaynaklardan onay ve rehberlik arayışındadırlar.

Temel Özellikleri:

  • Kimlik Belirsizliği: Net bir kimlik duygusunun olmaması, sürekli olarak başkalarının beklentilerine göre şekillenme eğilimi. "Kimlik Karmaşası" ile ilişkili olabilir.
  • Amaçsızlık: Hayatta anlamlı hedefler belirlemekte zorlanma, uzun vadeli planlar yapamama.
  • Bağımlılık: Karar vermekte, sorumluluk almakta ve kendi başlarına hareket etmekte zorlanma. "Bağımlı Kişilik Bozukluğu" ile benzerlikler gösterir.
  • Onay Arayışı: Sürekli olarak başkalarının onayını ve beğenisini kazanma ihtiyacı.
  • Duygusal Boşluk: İçsel bir boşluk hissi, anlamlı ilişkiler kurmakta zorlanma.
  • Özgüven Eksikliği: Kendine değer vermeme, yetersizlik duyguları. "Özgüven Eksikliği" ile yakından ilişkilidir.
  • Korku ve Kaygı: Yalnız kalma, terk edilme veya kendi başlarına başarısız olma korkusu. "Kaygı Bozukluğu" semptomları görülebilir.

Nedenleri:

Haltlose kişilik bozukluğunun kesin nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, genetik yatkınlık, çocukluk çağı travmaları, ihmal veya istismar gibi faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.

Tedavi:

Bu kişilik örüntüsünün tedavisi genellikle psikoterapiyi içerir. Bilişsel davranışçı terapi (BDT), şema terapi ve dinamik psikoterapi gibi yaklaşımlar, bireylerin kimliklerini geliştirmelerine, özgüvenlerini artırmalarına, bağımsızlıklarını kazanmalarına ve daha sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardımcı olabilir. Bazı durumlarda, eşlik eden anksiyete veya depresyon gibi semptomları yönetmek için ilaç tedavisi de düşünülebilir. "Psikoterapi" bu bozukluğun tedavisinde önemli bir rol oynar.